‘Gerçek yüzüm ortaya çıkacak’ korkusu!

‘Gerçek yüzüm ortaya çıkacak’ korkusu!

5 Mayıs 2025 12:26
‘Gerçek yüzüm ortaya çıkacak’ korkusu!
0

BEĞENDİM

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, başarılarına rağmen kendini yetersiz ve sahtekâr gibi hisseden bireylerde görülen imposter sendromunun nedenleri, belirtileri ve bu durumla başa çıkma yollarını anlattı.

Kişiler kendi başarılarının dış etkenlere bağlı olduğunu düşünüyor!

Imposter sendromunun, özünde başarılı, yetenekli ve birtakım yetkinliklere sahip kişilerin, kendilerini süreğen bir halde olmak üzere ‘sahtekâr’ gibi nitelemesiyle karakterize bir olgu olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Temelinde bireylerin kendine yönelik derin bir şüpheye sahip olmasıyla birlikte, aslında başkalarının, hakkında düşündükleri kadar iyi, başarılı veya yeterli olmadığına yönelik kuvvetli bir inanca sahip olduklarını söyleyebiliriz.” dedi.

Bu sendromu deneyimleyen bireylerin, becerilerini/başarılarını yahut bulundukları mevkinin kendi çabalarıyla ve başarılarıyla ilgili olmadığını, bilakis şans eseri yahut dış etkenlere bağlı olduğu yönünde akılcı olmayan düşüncelere sahip olduklarına dikkat çeken Beyaz, “Diğer insanların kendisi hakkındaki pozitif yorumlarının yersiz hatta abartılı olduğunu düşünerek bundan rahatsız olurlar ve ‘foyam ortaya çıkacak’ şeklinde yoğun bir suçluluk ve ona entegre bir şekilde korku/endişe hissederler. Somut verilere dayalı başarıları içinse bunun gururunu yaşamaktan ziyade kendilerinden memnun olmama hali sebebiyle son derece mutsuz ve tatminsiz hissederler. Kendileriyle ilgili olumlu olabilecek durumları küçültme/değersizleştirmeye yönelim olurken, hata veya olumlu olmayan gelişmeleri ise mercek etkisiyle olduğundan daha büyük görüp, yorumlarlar.” şeklinde konuştu.

Imposter sendromu mükemmeliyetçi kişilerde daha kolay tetiklenebiliyor!

Imposter sendromunun oldukça karmaşık şekilde ve birçok faktörün kombinasyonu olarak ortaya çıktığını dile getiren Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Araştırmalara baktığımızda, kültürel faktörler, aile ve çocukluk çağı tecrübeleri, kişinin özsaygı ve özdeğerini incitecek şekildeki ebeveyn beklentileri, aşırı mükemmeliyetçi ve rekabetçi kişilik örgütlenmesi, depresyon-anksiyete gibi ruh sağlığı sorunları ve destekleyici olmayan dış dünya deneyimleri tetikleyici olarak karşımıza çıkar.” dedi.

Mükemmeliyetçi kişilerde bu durum daha kolay tetiklenebildiğini kaydeden Beyaz, büyük ve zor hedeflerin koyulması ve en ufak bir hataya karşı aşırı duyarlılığın bulunması, kişinin kendisinden şüphe ederek bu manada tetikte hissetmesine sebebiyet verebileceği uyarısını yaptı.

Sosyal medya ve sürekli başarı vurgusu, kişinin kendisiyle ilgili olumsuz algısını pekiştirebiliyor!

Günümüzde sosyal medyanın, sürekli bir mutluluk ve başarı vitrini sunduğuna vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Bireyler en parlak anlarını, ödüllerini, deyim yerindeyse ‘mükemmel’ hayatlarını sergiliyor. Fakat bu durum, gerçekliğin sadece bir kısmını temsil ediyor.” dedi.

Sosyal medyanın illüzyonunun, olağan durumları dahi aşırı abartılı başarı öyküleri şeklinde karşımıza çıkarabildiğine işaret eden Beyaz, sözlerini şöyle sürdürdü.

“Sürekli ‘yeterince iyi değilim, yetersiz ve başarısız biriyim’ düşüncelerini besliyor. Imposter sendromu yaşayan biri, halihazırda kendi yetkinliklerinden şüphe duyarken, bu mükemmeliyet bombardımanı altında adeta ezilebilir ve beraberinde kıyasa yönelebilir. ‘Herkes benden daha iyi, ben buraya kendi hakkımla gelmedim ve bu bir şekilde ortaya çıkacak!’ düşünceleri, sosyal medyanın sunduğu bu yapay karşılaştırma kültürüyle etkileşime girmeye sebebiyet veriyor. Ayrıca başarı vurgusu konusunda, toplumda ‘her zaman daha fazlasını yapmalısın’ baskısı olabilmekte. Sosyal medya da bunu körüklüyor. Kıyaslamalar neticesinde kişi kendisiyle ilgili olumsuz olan algısını pekiştiriyor ve imposter sendromu da burada devreye giriyor. Bireyler kendi başarılarını küçümsemeye, onları şansa ya da tesadüfe bağlamaya yönelik döngüsü kuvvetlenebiliyor. Gerçekte ise paylaşımların ardındaki başarısızlıklar, zorluklar yok sayılıyor.”

Imposter sendromu yaşayan kişiler, genellikle sessizce çalışıyor!

Imposter sendromunun, bireylerin kariyer ve akademik başarıları üzerine gölge düşürebileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Çünkü kişi, başarılarını içselleştiremediği için hep ‘ya yakında gerçek yüzüm ortaya çıkarsa’ korkusuyla yaşar. Bu da cesaretini kırar özsaygısının zedelenmesiyle sonuçlanır.” dedi.

Bu kişilerin iş hayatında terfi ya da yeni sorumluluklar almak yerine gölgede kalmayı tercih ettiklerini ifade eden Beyaz, “Çünkü hata yapma korkusu onları kaçınmaya iter. Her şeyi mükemmel yapma baskısı, işlerini projelerini bitirmesini zorlaştırır ve potansiyelini ortaya çıkarmasını olumsuz etkileyebilir. Imposter sendromu yaşayan kişiler, genellikle sessizce çalışır, yeteneklerini göstermekten kaçınır ve sürekli ‘yeterli değilim, başarısızım’ düşünceleriyle meşguldür zihinleri. Çoğu kere başkalarının takdirine veya onayına ihtiyaç duyar, ama içten içe de bunu hak etmediğini düşünür. Bu döngü hem performansı düşürür hem de kariyer yolunda görünmez duvarlar örer. Meşguliyetlerine karşı mükemmel sonuçlar bekleyebilirler, hatalardan aşırı korkarlar ve stresle baş etmekte güçlük yaşarlar. Bu mental bariyer performanslarını düşürüp kariyer ilerlemelerini sınırlar.” açıklamasını yaptı.

Ölçülebilir hedeflerle ilerlemek motivasyonu yeşertirken, yetersizlik hissini azaltabiliyor!

Imposter sendromuyla baş etmenin özünün, uzun vadeli bir özgüveni inşa etme süreci ile başladığına işaret eden Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, şunları söyledi:

“Bunun temeli ise kendini kabul etmekten ve kişiye sahtekâr olduğunu söyleyen içsesini tanıyıp, gerçekçi bir bakış açısını oturtmasıyla mümkün olacaktır. Hataların insanların yaşamlarının bir parçası olduğunun kabulü, kendine şefkatle yaklaşma, bu yolculukta güçlü yardımcılardır. Ölçülebilir hedefler koyup ilerlemeyi takip etmek, sübjektiviteyi objektif bir zemine oturtup motivasyonu yeşertirken; yetersizlik hissini de adım adım eritebilmektedir. İş ortamlarında açık iletişim kurmak, çeşitliliği kucaklamaya gayret etmek ve duyguların diğer insanlarla paylaşılması; yalnızlık hissini azaltıp, rahatlamaya vesile olur. Risk almak ve yeni deneyimlere yelken açmak, başarıların farkındalığı artırıcı kutlama ve ödüller koymak bir nebze de olsa özsaygıyı artırır.”

Mücadelenin ilk adımı, bu sendromun farkında olmak ve onu tanımak!

Imposter sendromunun bireyler için ciddi sonuçlar doğurabilen ve aynı zamanda da önemsenmeyip, göz ardı edilebilen ciddi bir sorun olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Bu sendrom bireyler üzerinde, düşük özgüven, motivasyon kaybı, artan stres düzeyleri ve iş performansındaki düşüş gibi olumsuz etkileri içerisinde barındırır.” dedi.

Bu sorunla mücadelenin ilk adımının, bu sendromun farkında olmak ve onu tanımak olduğunu dile getiren Beyaz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Birçok insan bu sendromu yaşayabilir. Özünde insanın kendi sınırlarına karşı şüpheyle yaklaşımı her zaman sağlıksız değildir. Esasen bu halin bir örüntü şeklinde süreğenlik arz edip, etmediği ve bahsettiğimiz şekilde belirtilerin olup, olmadığının ayrımı önem arz eder. Eğer bu sorunla kişi yeterince baş edemediğini düşünüyorsa da bir ruh sağlığı uzmanından destek alınmalı.” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.